plasticwings.org

değişik konularda yazan birkaç kişinin web günlüğü.



28 Temmuz, 2022

ben ona resmen aşığım

kuzey dillerinde dahi manasına geldiğini daha önceden de bildirmiş olduğum björk isimli hatunla kesinlikle büyük bir aşk yaşamaktayız, lütfen hem benim hem de onun yakasından düşsün cümle alem. genelde daha sert şeyler dinlemeye alışmış bünyeme böylesine sokuluverdiğine, sözleriyle böylesi derinden etkilediğine, klipleriyle kendisine hayran bırakmasına hayret ediyorum son bir kaç senedir. o halde hemen official bir şekilde şurdan sitesine üye olunuz, buradan da amatör insanların yaptığı remixleri edininiz. bir şekilde de kliplerini bulunuz, sabahlara kadar izleyiniz. günün şarkısı falan yok bugün, bütün björk albümlerindeki her türlü materyali yüzyılın şarkıları ilan ediyorum. "i play dead, it stops hurting."

14 Aralık, 2005

too cool for internet explorer

1 Yorum  | plush | 03:19
internet explorer javascript ve css konusunda sadece microsoft.com'u düzgün gösterecek şekilde yapılmış. hatta ibnelerin daha ileri gidip, aldıkları kötü coderların açıklarını kapatmak için patch çıkardıklarına yemin edebilirim.

24 Ekim, 2005

susuz kış

4 Yorum  | plush | 09:37
1994 yılında istanbul'a gemilerle su getirilirken çekilen çileyi en iyi levent kırca'nın banyoda duş yaparken sular kesilen ve iski'yi arayıp küfürleşen tipi anlatır heralde. son zamanlarda siz de taksim civarında oturan ve suları 1 gün araya ile kesilen insanlardansanız. sizin de telefonunuz yanlış kablo bağlama yüzünden parazitli çalışıyor ve kimseyi arayamıyorsanız işte size kaynak.

e-devlet'in belki de son zamanlarda en çok hit alan kurumu iski'nin web sitesiden kesintileri ve sürelerini öğrenebiliyoruz. bakalım bu gün falımızda ne varmış?

16 Ekim, 2005

ikilem

11 Yorum  | spineless | 16:22
ramazanı en çok iftar saatinde boşalan trafik için sevdiğimi söylesem çarpılır mıyım?

21 Eylül, 2005

vatan için soyunmak...

4 Yorum  | Vladivostox | 23:04
"sanat için soyunmak" ne kadar ulvi bir hizmetse, "vatan için soyunmak" da öyledir efendim. askerlik tecili için şubeye gitmem icap etti bugün, malum 1 hafta sonra yurtdışına çıkarken havaalanında derdest ediliverme riskini göze alamadım. mevzubahis tecil işlemini yapabilmek için de muayene olmak gerekiyor. tabi bu askeri bi hastanede gerçekleşmiyor, en azından istanbul'da kadıköy ve üsküdar şübelerinde böyle.

neyse, sabah karga bokunu yemeden dikildim şubenin kapısına. erken kalkan yol alır demişlerse de halt etmişler tabi. velhasıl 7 saat sonunda 1 senelik tecil kağıdımı tedarik edebildim güç bela. işin en eğlenceli kısmı ise muayene safhası...

muayene için herkesi şubenin arkasındaki bahçeye topladılar; bayağı güzel yeşillik ferah bi yer, burhan felek manzaralı. 10-15 dakika sonra bi asker geldi, artık çavuş mudur yüzbaşı mıdır bilmiyorum, zaten o sırayı da hiç bi zaman öğrenemedim. "donunuza kadar soyunun" dedi, "çorap, ayakkabı falan da kalmasın". eh, neticede 20-30 anadolu evladı olarak don cıbıl bahçenin ortasında kalıverdik. bu kadar insanı hiç böyle donlarıyla beraber görmemiştim, akıldan çıkmayacak bi manzaraydı. halihazırdaki don modası hakkında istemeden de olsa bi fikre sahip oldum doğal olarak ve bazı elemanların deneysel çalışmalarına da hayran kaldım. ayrıca hazır bahis açılmışken de internet vasıtasıyla bir istekte bulunayım; sevgili insanlar artık slip beyaz don giymeyin... lütfen! insanlığın salahiyeti adına.

pasaport kontrolünde çevirenin alnını karışlarım. son.

18 Eylül, 2005

güncel sanatın içi ne?

1 Yorum  | Erkin | 03:34
Güneş pırıl pırıl, zemin kuru, konseptler hazır, memleketin içinden ve dışından onbinlerce izleyici bienal ile tetiklenen çok sayıda etkinliğin heyecanı içerisinde. İstanbul hiç bu kadar yoğun bir sanat trafiği yaşamamıştı. Bienal, Yaya Sergileri, Aykut Barka vapurunda gerçekleşecek İki Yaka Arasında projesi, eski Galata Köprüsü'nde açılan tasarım fuarı ve resmen gerçekleşen bunca organizasyonun yanısıra hasıl olan hareketi değerlendirip, bireysel hamlelerle atmosfere renk katan genç sanatçılar, umuyoruz ki; şu zamana dek resimdi, heykeldi, videoydu ilgilenme kudretini kendinde bulamamış çekimser ya da bihaber çoğunluğun uyanışına vesile olur. Kaçırılmaması gereken başyapıtlar sergilendiği için değil, harekete bir yönden müdahil olmak için, akıllanmak için değil, bakakalıp fikir sahibi olmak için bahsi geçen etkinliklere iştirakimiz hat safhada ehemmiyet taşıyor.

Resim yapan, heykel dizen, video peydahlayan, performans güden, fabrika işleten ancak, meydana gelen sanat ambiyansında kendine izleyiciden başka rol bulamamış sanatçılarımız hiç üzülmesinler, kalplerinde en ufak bir endişe olmasın. Gelişmekte olan ülkemizin gelişmeyen sayısız sektörüne rağmen sanat ortamlarımız gizemli bir biçimde kendini aşmakla meşgul. Dolayısıyla en asosyal, en iş bilmeyen sanatçımızın dahi şu modern sanat vitrininde kısa zamanda kendine yer bulacağını düşünüyoruz. Orijinal olamazsanız marjinal, sanatçı olamazsanız kardinal olacaksınız.

Şaka bir yana, sanatçı olarak kendi yaptığımız sanatı dahi kavramakta güçlük çektiğimiz modern sanat sürecinde, mum şeklinde ampulü, karpuz şeklinde sabunu, yenilebilen oyun hamurunu gördüğümüz yıllar zihnimizde cereyan eden kavram kargaşasının aynısını, yarın bir gün öz babamız kendisini modern sanat eseri olarak addettiğinde yaşamamız mümkün.

Eğer gidişat kendi bilincini oluşturmakta geç kalırsa, kolumuzu sergisine koymak isteyen küratörlerle münakaşaya girmemiz işten bile değil. Lafını ettiğim bu bilincin gelişmesi için lazım gelen en mühim unsur, sanat ve hayat hakkında fikir sahibi olan, ilgi gösterdikten sonra beğenip beğenmediğini belirtebilen bir toplum. Çünkü yurdum izleyicisi her daim sanata karşı çekinceyle, anlamama endişesiyle yaklaşmaya meyillidir. Fakat bakan insanlar olarak bilmemiz gereken bir şey var ki; sanatçının tüm umursamazlığı, tüm kişiselliği, içine kapanıklığı ya da megaloman tavrı, bizlerin eserler karşısında ettiğimiz laflarla şekil değiştirmektedir. Ortaya koyulan eser kimileri halâ reddetse de, paylaşılmak, okşanmak veya itilip kakılmak için oradadır.

16 Eylül, 2005

kiralık oyun

2 Yorum  | plush | 02:01
kuştepeli gençler bilgi üniversitesinden memnun, çünkü bilgi üniversitesinde okuyanlar arabalarına dokunmalarına ve bakmalarına izin veriyorlar. peki ya bilgi üniversitesi öğrencileri? acaba onlar okullarının politikalarından memnun mu?

bilgi üniversitesinin karaköy öğrenci yurdunda kalmakta (veya şu anda yurdu boşaltmak zorunda olan) öğrencilerin hayır cevabı vereceklerinden %99.9 eminim. %0.01lik kesim ise şu anda çoktan kendine kalacak bir yer bulmanın mutluluğu ile evet cevaplarını ağızlarından kaçırmışlardır.

bunca senedir yurtta kalan öğrencilerini korumayan ve "şehir üniversitesi" mottosunun altına gizlenen pişkinlik ile yeni gelecek yolunmamış kazları kümese kapatma planını başarı ile uygulayan karaktersiz bilgi üniversitesi, okulların açılmasına bir hafta kala bana süper bir oryantasyon projesi hazırladı.

emlakçılar gezilecek, babaanem ile yaşayacağız yalanları söylenecek, fiyatta kırışılacak, ikea'ya gidip eşya toparlanacak ve bu zor, gazeteden battaniyelerle park köşelerinde sabahladığımız gecelerden, televizyon karşısındaki kanepeye uzanarak izleyeceğimiz smallvile dönemlerine ulaşacağız. inanıyorum!

↑ Yukarý Çýk

Arþiv

Liverpool