plasticwings.org

değişik konularda yazan birkaç kişinin web günlüğü.



28 Ekim, 2004

sabah kuşağı

0 Yorum  | spineless | 22:40
uzun zamandır sabahları evde olmadığım için sabah programı izleme ritüelim sekteye uğramıştı. 28 ekimin yarım gün olmasından istifade edip hemen kumandamı elime aldım, değişenleri aynı kalanları bir bir inceledim.

eskiden sabahları büyük eğlence kaynağım olan "sabah sabah seda sayan" isimli programın artık olmadığını, seda sayan'ın akşamüstü yayınlanan yarışma programını sunmaya başladığını öğrendim. kanal d, seda bacımız yerine ece erken ablamızın sunduğu aynı ayarda bir program yayınlıyor, fena değil. yalnız ece hanımkızımız pek sulugöz, herşeye bir anda ağlayabiliyor.

kuşum aydın ve bostan korkuluğu özlem yıldız'ın show tv ekranındaki garip programların görüntülerini yayınladığı şov büyük bir hızla devam etmekte. bu seferki konuları "gelinim olur musun?". yaklaşık yüz tane yaşı başı geçmiş süslü ablanın programda yaşananları eleştirip kavgaya tutuşması ve aydın'ın programın %70'inde "hanımlar sessizlik", "biraz sakin olalım", "mikrofonunuz yoksa konuşmayın" lafları tam gaz devam ediyormuş, çok mutlu oldum. semraanım dehşetine bizzat tanık olduğum içinse ayrı mutluyum.

yasemin bozkurt insanların hayatlarını ıncık cıncık etmekten bıkmamış, bu sefer halktan seslerle devam ediyor buna. oprah winfrey edasıyla stüdyoya girip, insanlarla "high five" yapması görülmeye değer. sezonun en yeni olayıysa oya aydoğan'ın sabah programı, o da star televizyonunda. lütfen izleyin, oya aydoğan meğerse çok komik bir insanmış.

sabahları evde oturmayı ne kadar çok özlediğimi anladım. şu programları izleyip de benim kadar zevk alan başka bir insan evladı var mıdır, bilmiyorum.

21 Ekim, 2004

geçmişe mazi...

0 Yorum  | plush | 23:10
var böyle bir insan, adı hüsnü atasoy. nam-ı değer asit orhan'ın yeğeni. pano'da, ifsak'ta veya beyoğlu'nda sıkça rastlayabileceğiniz, ağzında pipo altında motor olan bir insan, fotoğrafçı. aslında yeğen dediğimize bakmayın. iki metre, konuştuğu zaman sizi adeta kafese alıyor, aldığı gibi de güzel şeyler söylüyor bu adam.

anlatılacak dolu şey var aslında bu adam hakkında, zamanında ödevlere bile konu olmuştu. bir önemli misyonu daha var hayatımda fotoğrafçı olması dışında ama ona kelimeler yetmez, pano'nun ekmekleri boğazınızda düğümlenir.

kendisine bin zamandır anlatmak istediğimi anlamış olacak, çok güzel bir site hazırlatmış kendisine. hiç blog yazmadan gelen yüzlerce insan için hayal kırıklığı olacak belki bu yazdığım ama onları da sevindirmeden geçmeyeceğiz tabii ki;

harun tekin sen bizim herşeyimizsin!

nahnu gibi blog yazma kursuna gidiyorum bu aralar.

10 Ekim, 2004

kes biç

0 Yorum  | Adsız | 23:33
kendi evim yıkıldığı için böyle herkesin önünde içimi dökeceğim ama kusura bakmayın. bir insandan önce bir kareyi cizgilerle dörde bölmesi, sonra bu çizgilerin üzerine kartondan duvar yapması, sonra bu duvarları değişik yükseklik ve kalınlıkta yapması, sonra bu değişik yükseklik ve kalınlıktaki duvarlara pencereler açması, sonra bu pencereli, değişik yükseklik ve kalınlıktaki duvarları olan karelerden üç tane yapması, sonra bu üç şekli bir araya getirmesi, sonra da bu karelerden bir tanesindeki duvarların projeksiyonunun (bunun nasıl bir şey olduğunu ben de bilmiyorum) siyah kartondan kesilmiş farklı ölçeklerini A3 kağıdına yapıştırarak bir kompozisyon yapması istenmez, istenmemeli. bitti.

↑ Yukarý Çýk

Arþiv

Liverpool