plasticwings.org

değişik konularda yazan birkaç kişinin web günlüğü.



31 Aralık, 2004

aktivitor

0 Yorum  | plush | 14:52
ırak'taki işkence, felluce'deki savaş, güney asya'daki deprem ve niceleri için msn nicklerinin başına ekledikleri türlü emoticonlar ile tepkilerini belli etmeye çalışan bir grup internet mafyası türedi son günlerde.

modifiyeli arabalar, bittorrent, arkadaşlık siteleri ve oradan çıkarılan madenler ile kafayı bozmuş heycanlı gençliğin gereksiz şaklabanlıklardan yorulan bizler ise spam olarak yayılan ve msn listemizin çoğuna bulaşan bu zararlı virusten kurtulmanın tek yolunun adam zannedip listenizde tuttuğunuz bu insanların çoğunu engelleyip akabinde silmek olduğunu er ya da geç kavrayacağız.

eğer hala içindeki aktivist ruhu koruyanlar varsa buna katılmaktan çekinmesinler.
modifiye, araba, en iyi modifiye, resim, bittorent, p2p, mp3

27 Aralık, 2004

çengel

1 Yorum  | Vladivostox | 11:38
her ne kadar sabah programlarına katılanları ya da evlilik yarışmalarını seyredenleri "esefle kınıyor" olsak da o insanların da takdire değer bir özellikleri olduğunu düşünüyorum, medeni cesaret. milyonların(!) gözü önünde arkadaş ortamındaymış gibi mikrofonu kapıp sağa sola eleştirilerini savurmak pek çoğumuz için yapılması zor ve çekinilecek bir eylem, ne dersek diyelim. herhangi bir söyleşide ya da en basitinden sınıfta bile soru sorma cesaretini gösteremeyen binleri düşününce...

tabii keşke bahsi geçen "katılımcı" insanlar diğer pek çok şey için de seslerini böyle gür yükseltebilseler, yükseltebilsek. güdük güdük kendi bahçemizde eşelenmesek. sanırım bu mevzunun sosyo-psikolojik analizini emre kongar'a havale etmek lazım, işin uzmanı o zira...

19 Aralık, 2004

büyük, sarı, kayıp!

0 Yorum  | spineless | 14:43
baştan önyargıyla yaklaşıp, sonradan hastası olduğum bir çizgifilm spongebob squarepants. çok tutan her karakter gibi, sünger bob için de her türlü merchandise olayına girildi. hatta bunların bir kaç tanesini toplamak için yanıp tutuşuyoruz, sahip olan çocukların ellerinden alıp kaçasımız geliyor.

biz bunu düşünürken, birileri yememiş içmemiş amerika'nın üç ayrı eyaletinde bulunan burger king dükkanlarının tepesine yerleştirilmiş olan koca koca spongebob figürlerini çalıp kaçmış. işi ilginç kılansa eyaletlerden birinde spongebob'a karşılık istenen fidye. 10 adet milkshake, patates kızartması ve crabby patties'a karşılık spongebob'u sevenlerine geri vereceklerini açıklamışlar. istekleri yerine getirilmezse patrick'i de kaçırmakla tehtid etmişler yetkilileri. burger king çalışanlarıysa boş durmamış ve üzerinde spongebob'un özelliklerinin anlatıldığı ve onun bir film yıldızı olduğunu belirten el ilanlarını sağa sola dağıtmaya başlamışlar.

amerika'da şükran gününde vizyona giren the spongebob squarepants movie muhtemelen ilköğretim öğrencilerinin şubat tatili dolaylarında türkiye'de de gösterilecektir. o zamana kadar şu traillerla eğlenmeye çalışın.

17 Aralık, 2004

respect your mom

0 Yorum  | plush | 11:58
ferruh'un söylediklerine katılmamak elde değil dünya'ya en yakın yıldız güneştir. peki sevgili okuyucular ben de size bir soru sormak isterim güneş ne kadar sıcaktır?

google buraya, eller havaya. hey!

14 Aralık, 2004

ka-fa 1500

0 Yorum  | plush | 18:59
yeni melek de dahil olmak üzere, hiç bu kadar ayıyı bir arada görmemiştim. kritik ab kararları öncesi brüksel'de kullanılan havluların bursa'da üretilmesini bile türkiye lehine kazanılmış bir zafer olarak gören türk medyası, united buddy bears'ın hoşgörü festivali süresince sergilenmesine aynı önemi göstermiyor olsa gerek ki kendilerinden epey sonra haberimiz oldu.

120 ülkenin kendi kültür veya ikonlaşmış özelliklerini taşıyan ve o ülke sanatçıları tarafından giydirilen (boyanan) bu ayılar, tepebaşı pera meydanı'nda ziyaret edilmeyi bekliyor. hollanda ve lüksemburg ayılarının tasarımlarına hayran kaldık, almanya ayısındansa bir o kadar korktuk. işin şakaaa! tarafı ise türkiye ayısını görmemiz ile yaşandı. sanatçılarımızın yaşadıkları ülkeye ne kadar uzak olduklarını bir kez daha anlamamızı sağladı mustafa üçbilek'in tasarladığı ayı.

bu üzüntülü haberi mutlu bir sona bağlamak istersek; yeni belediye başkanı 120 ayının nikahını kıyacakmış, bekleriz.

13 Aralık, 2004

naftalin

0 Yorum  | spineless | 02:29
uzun süredir türkçe müzikle tek alakam dolmuş ve minibüs yolculukları esnasında olsa da, geçmişimi asla inkar etmeyeceğim. evin muhtelif yerlerinden fışkıran gereksiz eşya kutularının her birinden en az iki üç kaset çıkmakta.

bu eşya kutuları nostaljiye boğulmak istediğim zamanlarda ki bunlar periyodik olarak 2 bilemedin 3 ayda bir olur, tarafımca açılır, içindekiler kurcalanır. en sonunda üşenmeyip, o kasetleri dinleme fırsatı buldum geçen gün. ileri sarma sırasındaki "tortortor" sesleri, sarma işleminin bitmesine yakın çıkan "vızzuup" ve akabinde atan düğmenin "trak" sesi bile duygulandırdı. en bomba kasetler radyodan çekilmiş olanlardı itiraf etmeliyim. djlerin sesleri eşliğinde, bin kere üstüne kaydedilmekten allahı kaymış bantlar, bir şarkı bittiğinde aradan alttaki şarkının fırlaması, şarkının ortasında duyulan radyo cingıllar ve hatta kendi sesimi duyabilmek (akabinde iğrenmek) amacıyla yapılmış "deneme, sesim nasıl ehüehi" konuşmaları.

bu nostaljinin arasında, eski türk müziği şarkılarının (eski dediysem, sezen aksu, nilüfer gibilerinin ilk ve orta dönemlerini düşünün) dandik kayıt kaliteleri rahatsız etti beni. o güzelim içli şarkılar, şahane melodiler, artık tembellikten mi yoksa imkanların kötülüğünden midir bilinmez, 3. sınıf düğün salonu orglarıyla çalınmış gibiler. arkadan bir garip uğultular, kulağı tırmalayan tiz sesler, klavyeden verilen ıptısçıktıs ritmleriyle kabus gibi düzenlemeler. istiyorum ki birileri çıksın, gavur diyarlarında her klasikleşmiş albüme yapıldığı gibi bir remastered serisi yapsın, eski şarkılar geri dönsün. mor ve ötesi de cover yapmaktan kurtulsun.

dört pille çalışan gavur ölüsü ağırlığındaki walkmanimi bulmaya gidiyorum ben. esen kalın.

↑ Yukarý Çýk

Arþiv

Liverpool