plasticwings.org

değişik konularda yazan birkaç kişinin web günlüğü.



22 Ekim, 2003

tycoon tycoon

yıllar yılı oyunlar ile aşinalığı, "bir arkadaşa bakıp çıkacağım" şeklinde olan bir insana verilecek ilk oyun itiraf ediyorum bu olmalıdır.

gönül isterdi ki pizza tycoon gibi bir dealer misyonumuzda olsun ama yine de yağmurlu havalarda limonu az buzu bol limonatalar satmak var cumartesi pazarında.

rock me nations v2.0

0 Yorum  | spineless | 02:24
bir kaç sene önce başlayan konser furyası, müziğin her çeşidinden isimlerle devam ediyor her geçen gün daha da güçlenerek. yazın bitmesiyle suyunu çeken para durumu, sonbaharın gelişiyle artacak olan konser trafiğini zorlayacak gibi görünse de, bazı aktiviteler için düşünmeden bilet almak lazım şart.

öncelikle 4,5 yıl sonra yeniden türkiye'ye gelen bir overkill konseri mevcut kasım ayının ilk cumasına tekabül eden 7'sinde maslak venue dolaylarında. bilet fiyatları için rtn productions bir güzellik düşünmüş, sınırlı sayıda bileti indirimli satmış, yetmemiş ekim sonuna dek 28, kasımdan sonra 30 milyon olarak belirlemiş fiyatları. 18 yaş sorununun da olmadığı bu konserde knight errant ve solitude da ön grup olarak çıkıp ortamı şenlendireceklermiş, çok hayırlı bir organizasyon olacağını düşünmekteyim şahsen.

ülkemizi ikinci kez ziyaret edecek olan bir başka grupsa tindersticks. h2000'deki performanslarını yaşsal sorunlar nedeniyle kaçırmış birisi olarak inaniyorum ki, 12 aralık 2003 cuma gecesi maslak venue'de bulunmak gerçekten harika olacak. özel konuklarlarının da olduğu söyleyen konser için yine özel birşeyler düşünülmüş ve bilet fiyatları 2 kasım pazar akşamına kadar 35 milyon olarak belirlenmiş. daha sonrası için allah kerim diyelim.

rtn productions'ın bu ataklarını beğeniyle alkışlıyorum ve diyorum ki "in union we stand!"

21 Ekim, 2003

new, young, fresh!

çocuğumuzun bir yaşını bitirmesine bir ay kadar bir süre kalmışken, doğumgünü heyecanıyla bazı işlere kalkışmak istedim. şimdeden ne olacağını söyleyip heyecanı kaçırmamak için "keep it a secret" modunda gezinmekteyim. umarım benden önce başka birileri böyle birşey yapmaz da, ben de düşündüğümle kalmam.

eskileri bırakıp yenilere gelirsek, günler önceden rezervasyon yaptırılıp 30 milyonların takır tukur alındığı saygıdeğer filmekimi'nde kapalı gişe oynayan tüm filmlerin vizyona girdiğini görüyorum birer ikişer. madem her tutan filmi para kazanmak için süreceksiniz vizyona festival yapıp da insanları sık boğaz etmenin nedeni nedir acaba, bunu düşünür oldum her sinema afişi gördüğümde. film demişken, asmalı konak'tan da bahsedeyim; bahar kelmiş seymen de fodul. filmin sonu böyle arkadaşlar, daha fazla birşey beklemeyin.

copy/paste hakkımı kullandığımdan kelli (belki de ctrl+c sever bir site olmadığından dolayı) harika bir yazıyı "okuyan okumuştur" diyerek hafızamın derin köşelerine atıyorum. kelimelere dökemediğim garip hislerimin başkaları tarafından yazılması beni her zaman rahatlatmıştır, o yüzden pek bir ferahım şu sıralar.

günün şarkısı olayını hazır tekrar başlatmışken bugünü es geçmeyelim, büyük bir guru'nun önerdiği harika şarkıyı günün şarkısı ilan edelim, şarkının ilk iki cümlesini hayatımızın mottosu edinelim; jill scott - gotta get up.

16 Ekim, 2003

young & restless

0 Yorum  | spineless | 00:04
a perfect circle, muse, epitonic derken kendimi mp3lere gömülmüş, bütün gününü onun bunun söylediği şarkıları çekerken buldum bugün. kazaa'yı açmak aklıma bile gelmezken, sayın külfetli programımızın quick startta kendisine yer bulması enteresan bir gelişme oldu şahsım için. yakında müzikte doyum noktasına ulaşacağımı düşünüyorum. bu arada bitmek tükenmek bilmeyen spam yağmurunda karşıma çıkan "find other singles in your area" başlıklı maili gayet masumane bir biçimde "vay anasını, lokal grupların mp3lerini mi bulduracak bu gavurlar bana" şeklinde düşünerek okurken olayın tamamen bir matchmaker işi olduğunu anlayıp üzülmedim de değil.

ardarda gelen konser haberleri kendimi ingiltere'de hissetmemi de sağlamıyor değil hani. bir açıp bir kapatan enteresan havanın da buna etkisi maksimum olsa gerek. bayramlardan da halloween'i beklediğimiz düşünülürse pek eğlenceliyiz şu aralar.

son olarak belirtmek isterim ki, her ne kadar kararsızın allahı bir insan olsam da şu kim beş yüz milyar isterde yeni gelin gibi süzülenlerden nefret ediyorum. mümkünse kendilerini limiti yetersiz akbil tonunun aralıksız tekrarlandığı bir odada delirmeye terketmek istiyorum. bir de seinfeld'in sadece en başındaki ve sonundaki jerry abimizin tek başına yaptığı konuşmalara gülüyorum ben, böyle de değer bilmez, güzelliklerden anlamaz bir insanım.

12 Ekim, 2003

grunge [a]live


"grunge ölmedi, yaşıyor" temalı konserler dizisi düzenlenecekmiş orta kemancı'da 19 ekim'e denk düşecek olan haftaya pazar günü. zelil, ases, sleeping vaccines, feedback, alt ve deli gömleği gruplarının şenlendireceği bu etkinlik saat 15.00 gibi erken saatlerde başlayacak olsa da sat 23.00'a kadar süreceğini de temin etmekte. ilk gelen 200 kişiye de compilation albüm vereceklermiş. sırt alt'ın kayıtlı materyaline sahip olmak için sabahtan kemancı'nın önüne kamp kurmayı ve kapılar açılınca(!) koşarak sahne önüne gitmeyi istiyorum. (aa, bon jovi klibi gibi oldu değil mi?) gruplarla ilgili daha fazla bilgi istiyorsanız şuna, afişi daha yakından göreyim diyorsanız buna, "ben anlamam, sevmem grunge falan" diyorsanız da explorerin sağ en üst köşesindeki çarpı işaretine basmanızı öneriyorum en derin saygılarımla.

10 Ekim, 2003

lepossible mood disorder

okul dediğimiz şey ne garip. gitmesi bir dert, bittikten sonra orada geçirdiğiniz günleri hatırlamak ayrı bir üzüntü kaynağı. zaten duygularında hiç bir zaman orta nokta bulamamış ben için daha da zorlaşıyor herşey.

müzik dinlerken "vay be ne güzelmiş bu şarkı, kiminmiş" dediğim anda çalan şarkının bir foo fighters işi olduğunu görüp kendimi şaşırtıyorum. belki de insanların sözlerini ve önerilerini daha önce dinlemeliydim. yine de "bir müsibet bin nasihattan iyidir."

ne zamandır yapmıyordum, günün şarkısı muse - time is running out olsun madem. hatta şuraya da fokus olalım aşağıda;

"i wanted freedom
but i'm restricted
i tried to give you up
but i'm addicted."

09 Ekim, 2003

born to be wild

öncelikle belirtmek isterim ki bendeniz yaşlıları, özellikle saçı sakalı ağırmış amcaları çok seven bir şahısım. buna rağmen 65 yaş ve üstünün ulaşımda özel indirimlere sahip olmasının değil, tamamen ulaşımdan uzak tutulması taraftarıyım.

gideceği yeri bilmeyen, otobüsün tabelasını okuyamayan, şoförle hızlı gittiği için kavga eden (ki bu kavga e-5'in en sıkışık olduğu zamanlarda, dolmuşçu sağdan sağdan yavaşça giderken olmuştur), bir para üstünü vermekten aciz teyzeleri odunla dövmek istiyorum. en çok da okuldan çıkıp yorgun argın bindiğiniz otobüste boş yer bulduğunuz için sevinirken kendisi gezmeden dönmüş olan kokoş hanım teyzelerin gözünüzün içine bakmaları ve kendi aralarında "cıkcıkcık" "aah aah"lı konuşmalar yapmaları beni zıvanadan çıkarıyor. hepsini tek tek koltuklara bağlayıp otobüsü şarampolden yuvarlayasım geliyor. bir de bunların araba kullanan versiyonları var ki, tam şenlik.

"sen de yaşlanacaksın, o zaman görürsün." türü cümleleri de kendinize saklamanızı rica ediyorum zira kendi anneanneniz veyahut dedenizin bile kimi hareketlerine gayet sinirlenirken, elalemin kadınının dırdırını çekmek kabus oluyor. keşke yaşlılara özel sağdan 30 km/h hızla giden belediye otobüsleri yapılsa da hayat bayram olsa.

↑ Yukarý Çýk

Arþiv

Liverpool