plasticwings.org

değişik konularda yazan birkaç kişinin web günlüğü.



29 Haziran, 2004

akademi portugal

0 Yorum  | Vladivostox | 20:16
top yıldızları giderek pop yıldızı oluyor; oynadıklari futbolla değil de daha çok görüntüleri ve imajlarıyla çocukların ve gençlerin idolleri haline geliyor. herkesin gıptayla baktığı insanlar... en güzel örnek sanırım beckham, son zamanlarda "karizma"sı penaltılar yüzünden biraz çizilmiş olsa da.

uluslararası turnuvalar da giderek bir "topstar" ya da "akademi futbol" işlevi görüyor. şampiyonalar başlamadan evvel dar bir çevrenin tanıdığı topçular bir anda etkileyici "sahne" performanslarıyla milyonların gözdesi haline geliveriyorlar, ta ki yeni bir turnuvaya kadar. o zaman "idol" bayrağı yeni gelene teslim ediliyor.

sokaktan geçerken küçükler kendi aralarında top tepiyorlardı. içlerinden birisi de milan baros'tu. daha evvel owen'dı belki de, kim bilir?

25 Haziran, 2004

ince hesap

0 Yorum  | spineless | 00:26
2004 avrupa futbol şampiyonası sağolsun yeşil sahalara olan ilgimiz eski haline geri döndü. türkiye'nin bu şampiyonaya katılmamış olması büyük bir sorun doğuruyor, o da kimi destekleyeceğimiz.

turnuva başlamadan önce bahis oynamış bir kısım arkadaş için herşey çok kolay, parayı kaybetmemek adına tek bir takımı sonuna kadar destekliyorlar, heyecan içinde seyrediyorlar maçları. diğer insanlar içinse durum bir hayli karmaşık. senelerin ekolü ingiltere'ye mi, ev sahibi olduğu için sonuna kadar gidip seyircisini onore etmesini beklediğimiz portekiz'e mi, takır takır futbol oynayan çeklere mi, tek bir oyuncu yüzünden hastası olunan ispanya'yı mı, yoksa halkın oylarıyla sakalsız bir hoydonk'a sahip olan hollanda'ya mı sevinsek?

bu durumda kim elense üzülüyor, "hak eden kazansın" klişelerini sever konuma geçiyoruz. yine de penaltı atışlarında televizyona heyecandan bakamadığım maçları seyretmeyi daha çok seviyorum, darısı bir dahakine diyorum.

bu blog da portekiz - ingiltere maçı penaltıları süresince yazılmış bir duygu selidir.

24 Haziran, 2004

biz bitmişiz abi.

0 Yorum  | ohanda gueros | 23:35
"hangisi önce geldi? müzik mi mutsuzluk mu? bazı insanlar çocukların silahlarla ya da şiddet dolu bilgisayar oyunları oynamasından; bir çeşit şiddet-kültürünün onları ele geçireceğinden kaygılanıyorlar. kimse o çocukların binlerce -resmen binlerce- kalp acısı, reddedilme, ıstırap ve ziyan şarkısı dinlediğini önemsemiyor.

pop müzik dinlediğim için mi mutsuzdum? yoksa mutsuz olduğum için mi pop müzik dinliyordum?"
demiş yazar. süper bir argüman. sinemaya ve edebiyata da hiç sorunsuz uygulanabilir. baktım da, "insan insanı siker mi?", "aman da insan doğası ne kadar karanlık", temalarının havalarında uçuşmadığı film yok. "insan nedir" daha bilmeden ufacık tefecikten izlediğimiz türlü film vermiş zaten hayatın özetini. (ne bileyim, emrah filmleri, bilimkurgu külliyatı, hatta masallar!?)

bir de tersi eserlerin "dandik" olduğu genellemesi vardır. biraz hazin, bolca gerçek. (yani ne bileyim; genelde sadece "hayır insan ruhu cici bişeydir" deyip de ikna etmeyi önemsemeyen filmler bilmemneler.)

bıraktım oscar neyse, cannes'da ödül alan filmlere bakın lütfen. nerdeyse filmine "insan: dünyanın pisliği" adını koyana girişte veriyolar palmiyeyi.

sonra "niye insanlardan nefret ediyosun ulan?" diye soruyorum kendime. al bana cevap.

(böyle bir iddianın, insan ruhu hakkında yorumu pek de kötümser olmayan bir film/kitap tarafından yapılması onu asıl ilginç kılan şey sanıırm bu arada.)

(ayrıca genç yaş ve bilim kurgu dedim ya, bu durumda star wars'u dışta tutmamı isteyenler olabilir karamsarlık konusunda. yanılıyorsunuz; o serideki hiçbir yaratığın insan olduğuna dair bir kanıt yok filmlerde. ha tabi, hepsi insanlar tarafından canlandırıldı, o ayrı.)

son olarak insanlık hakkında iyimser durmuş gibiyim ama, bu kadar aklı başında adam iddia ediyorsa haklı oldukları birşeyler kesin vardır diye de düşünmüyor değilim. çıkmazlardayım.

22 Haziran, 2004

dominic izmir'den bildiriyor

0 Yorum  | Adsız | 01:09
havalar boğucu derecede sıcak. sensun, gevrek ve boyoz; hepsi sabit ancak şeftaliler daha çıkmamış maalesef. bir iki güne de onları bekliyoruz.

18 Haziran, 2004

saklambaç

0 Yorum  | spineless | 00:42
sayın istanbul büyükşehir ve beyoğlu belediye idarelerine bir kaç lafım olacak izninizle.

hadi nato'dur, dünya liderleri geliyordur, güvenlik önlemlerini sıkı tutmak lazımdır bir yere kadar anlayabiliyorum da, taksim'in sapa yerlerini de canlandırıp turizme katkıda bulunmak için günde yüzlerce kişinin kullandığı sevgili sarı dolmuşları allah'ın siktir ettiği yere atmak nasıl bir mantıktır? hadi atmanı da bıraktım, her gün yerlerini değiştirip insanları deli gibi bir oraya bir buraya götürmek, dolmuşçuları canından bezdirmek hangi zat-ı muhteremin başının altından çıkmıştır?

26 haziranı gerçekten büyük heyecanla bekliyorum. istanbul'un maddi ve manevi anlamda çökeceği, hatta pek değerli duztman'ın dediği gibi cinayet sayısının bir anda ona katlanacağı günler pek de uzağımızda değil. vatana millete hayırlı olsun.

15 Haziran, 2004

collobrative hypertext database

0 Yorum  | plush | 13:41
geçen yazın kötü bir karbon kopyası gibi geçen günler var önümüzde. sıcak, nem ve ter kokusunun hakim olduğu sokaklara çıkmaktansa; evde dondurma, çekirdek, kola, backham'ın kaçırdığı penaltılardan sonra tüküreceği potansiyel yerleri tespit ediyoruz, fransa gol atınca altın bulmuş gibi seviniyoruz.

mailboxa düşen mailler de olmasa blog yazmayı bile akıl edemeyeceğiz. kısa bir süre önce mailboxtan fırlayan trashsurplus gibi bu sefer de otium fırladı. sol tarafta seneler önce linkinin olması gereken ama tembellikten koymayı akıl edemediğimiz verkaç sitesinin alt ürünü konumunda şimdilik. Babalarımızın koleksiyonunu yaptığı ve 80'lere damgasını vuran Argos ve Gergedan'ın kullandığı "Yeryüzü kültürü dergisi" mottosunu kendilerince uyarlayıp "Yeryüzü kültürü sitesi" yapmaları da nereden geldiklerini ve nereye yöneleceklerinin en açık kanıtı.

hypertextin özelliklerini sonuna kadar kullanan bir insan olarak keşfettiğim son şey ise sinemadefteri. ekşi sözlükten tanıdığım bir kaç insanın yazdığı, klaket ile sinefil arasında bir site.

sunipeyk'in yeni sayısı çıkana kadar işleri devralan oğul olarak plasticwings sundu.

↑ Yukarý Çýk

Arþiv

Liverpool