plasticwings.org

değişik konularda yazan birkaç kişinin web günlüğü.



30 Haziran, 2003

we rock!

0 Yorum  | plush | 12:15
"sen mi yazacaksın, ben mi yazacağım" derken şimdi başıma kaldığını farkettiğim bir konser yazısıdır bu. bir kaç yerde okuduğum kapıların geç açılması, güvenlik görevlilerin sert tutumları vs. gibi sorunların hiç birine bulaşmadan içeride bulduk kendimizi.

bundan sonrasında başladı herşey. almora'nın knight errant'ı aratmayacak güzellikte bir grup olduğunu az çok farkettik vokalistlerinin sopa yutmuş olmasına rağmen. erdem beyler çıktı sonra sahneye. son konser olduğundan mıdır nedir çok zıplamadılar hoplamadılar bunlarda. yavaş yavaş dolan konser alanında izleyiciye ulaşan son grup radikal sesler oldu. kafalarda su şişeleri patladı, gruba hareket çeken bir kişiyi dövdüler, bolca hopladılar zıpladılar.

sonra konserin en önemli yerine geldik. kanlı rotting christ gele gele "teşekkürler istanbul" demeyi öğrenmiş en sonunda. bir de vokalistlerinin el çırpıp "ağııı" dedirtme isteği vardı ki kıramadık kendisini. en çok beklediğmiz konser olan opeth'in soundcheck'i de bir o kadar uzun sürdü. bir daha geleceğiz, son zamanlarımızdaki en iyi konserdi geyiklerinden sonra 5 şarkı söyleyip yine gelme sözü verdiler. ne kadar tutarlar bilemem ama daha sonra çıkan kreatÖr kafamızı sikti resmen. alman trash metalinin geldiği noktanın doruk olduğunu istemeye başladım bir an, eğer daha gidebilecekleri üst nokta varsa kolon üreticilerinin sevineceği kesin. altı yaşımdan beri metalci olamadığım için yetmiş yaşındaki dio'nun zevkine varamadım. zaten tayt metali de hiç sevmem.

25 Haziran, 2003

kuzey paralelleri, doğu meridyenleri

0 Yorum  | spineless | 19:57
bir kaç eksikle de olsa sözleşmişçesine bütün plasticwings ekibi olarak şikibin'i şereflendirdik cuma gününden başlayarak. sağda solda yazılıp çizilmiş olan hadiseleri bir kenara koyarsak ilginçliklerle dolu 3 gün geçirdim kendi açımdan. gerçi kayseri'deki gençlerimizi de bilgilendirip nelerin olup bittiğini daha ayrıntılı anlatmak isterdim ama yerimiz dar.

"ıssız bir adaya düşsen nasıl yaşarsın?" sorusunu artık pek bir rahat cevaplayabilirim. kızları askere alsalar, dönem birincisi olabilecek kadar eğitim aldım şahsen. çadır nasıl kurulur, dağa nasıl tırmanılır, klozete oturmadan nasıl ihtiyaç giderilir, güneş altında susuz-yemeksiz nasıl yaşanır hepsini biliyorum artık. insanlar boşuna "i survived h2000" demiyorlarmış demek ki.

cumartesi günü terkeden pek kıymetli arkadaşlarımıza nispet yaparcasına onlar gider gitmez müzik başladı. yapılacağı söylenen bir çok konserin iptal olması bir yana, bizzat kendim iptal olduğum için yapılan konserlerden bazılarını da ben kaçırmış oldum. en çok üzüldüğüm geçen hafta dağılacaklarını açıklamış olan antisilence kişilerininkidir, darısı rock the nations'a diyerek fazla üzülmemeye çalışıyorum. 3 günlük rezilliğin en kayda değer zamanları (demo sahnesinde olmalarına rağmen) alt, ascreaus, nefret, bülent ortaçgil, rubin steiner quarter, replikas (özellikle bis bölümü) ve tabiki gathering'di. headliner olarak açıklanan isimleri kaçırmış olmam da ayrı bir festival abukluğu olarak kayıtlara geçti.

kıssadan hisse, yazla beraber bollaşan konserlerin şikibin'e benzememesini ümit ediyorum. mümkünse hepsinin saat 19.00 sularında başlamasını ve insanları amele yanığından korumasını diliyorum. tabii bir de cüzdanı şişkin ebeveynler dilerim hepinize.

ps: bloggercığımın da yeni şekli hayırlara vesile olsun, jelibon gibi maşallah.

15 Haziran, 2003

adaletin bu mu dünya?

üç gün içinde taksim ya da kadıköy'de izleyebileceğimiz herhangi bir bar grubunu, sarıyer'de 40.000.000 giriş ve 3 günlüğüne 7.500.000 çadır yeri kirası vererek seyretme imkanı tanıyan ve bunu türkiye'nin en iyi festivali olarak lanse eden h2000 sitesine yapılan şu davranışı eshefle kınıyoruz.

şu yazan yerde h2000 sitesinin hacklendiği ve bu işlemi(?) gerçekleştirenler hakkında cumhuriyet savcılığına suç duyurusuna başvurdukları yazılmıştı. printscreen almayı akıl edemediğimiz anda site değişmiş olmalı ki şimdi öyle bir safyaya ulaşamıyoruz.

böyle bir davranış içinde bulunanların gusgus, moby ve swayzak sound system gibi dünyaca ünlü üç grubu bir gün içerisinde şahane ışık şovları, rahat ve ferah mekanda dinleyip, kendilerine gelmelerini öneriyorum. zaten ne işi olur ki akıllı adamın h2000'le?

12 Haziran, 2003

olur mu hiç çalışmamak, trik trak

0 Yorum  | spineless | 00:41
yağ satarım, bal satarım, ustam ölmüş ben mp3 çalarım.

11 Haziran, 2003

buhran

0 Yorum  | spineless | 15:53
doğumgünüydü, taksim'di, kadıköy'dü derken sıcaklar da iyice bastırmış çaktırmadan. allah'ın sevgili kuluymuşuz ki, evimiz yazın güneş almayan, püfür püfür de esen bir yermiş. milletin parmak ucundan bile ter damlarken geceleri hala battaniyeyle yatırabiliyormuş.

sıcak demişken, yakında televizyonlarda yapılan uyarılarla 11.00-16.00 saatleri arası tehlikeli bölge ilan edileceğinden midir nedir, herkes gezme hevesini alma düşüncesinde sanırım son bir kaç gündür. atalarımızın "iğne atsan yere düşmez" tabirini kanıtlamak istercesine her yer tıklım tıklım. bugün anne hanımla bir hata yapıp yeşilköy pazarı'na gitmek gafletinde bulunduk. gördüm ki koca koca kadınlar tezgahlara yayılmış ucuz kıyafetleri almak için birbirini ezer, satıcılar da kim ne giyse "çok yakıştı abla"cı olmuşlar. ayrıyetten belirtmek isterim ki, evet kadınlar pazarda kıyafet deniyorlar fütursuzca. bir de bu tezgahların don-sütyen satanları var, gerisini siz düşünün.

kısaca, bir arkadaşın da dediği gibi, "bu sıcakta dışarı çıkanın aklını sikeyim."

07 Haziran, 2003

beach volley

0 Yorum  | Adsız | 18:59
kadıköy'deyiz, fluff hanımın doğumunu kutlamak amacıyla, ancak kaldırımlar bundan habersiz olmalılar ki tatile gidip yerlerine plaj kumu bırakmışlar.

06 Haziran, 2003

some rights reserved

0 Yorum  | plush | 13:09
aslında pek de sikimizde olmayan copyright olayı üzerine hoş bir flash varmış.

this site is licensed under a Creative Commons License.

03 Haziran, 2003

make love, have fun, share cheese!

0 Yorum  | spineless | 13:43
internetin hiper ultra hızı sayesinde yabancı sitelerde surfmekten ve download yapmaktan başımızı kaldıramaz olduk son birkaç haftada. o yüzden de en sevilen ay olan haziranın gelişini kutlama etkinliklerimiz geç kaldı. etkinliklerimiz bu akşam kemancı dolaylarındaki antimatter konseriyle başlayacak umuyorum.

güzide ulusal gazetemiz sabah'ın pek bir hoşnutsuz olduğum yazarlarından biri olan hıncal uluç, kırk yılın başı iyi bir iş çıkartmış. yıllardır anlatmaya çalıştığım arkadaş/dost/sevgili şeklini cuk diye oturtmuş. herkesin okuması bilgilenmesi dileğiyle yazıyı şuracığa bıraktık. belki sizin de işinize yarar bir gün.

↑ Yukarý Çýk

Arþiv

Liverpool